Eğitici Masallar​

Küçük Karınca ve Büyük İş Birliği

Bir zamanlar yemyeşil, gür bir ormanın derinliklerinde Karınca Köyü adında küçük ama düzenli bir yuva vardı. Bu yuvada yaşayan karıncalar, her gün büyük bir iş birliği içinde çalışarak yaşamlarını sürdürüyorlardı. Güneş doğar doğmaz ormanın dört bir yanına dağılır, yiyecek toplar ve yuvalarına dönerlerdi.

Karınca Köyü’nde Minik adında bir karınca yaşıyordu. Minik, diğer karıncalar kadar hızlı ya da güçlü değildi. Çoğu zaman, topladığı yiyecekleri taşırken yolun ortasında düşürür, hatta bazen yolu kaybederdi. Minik, bu yüzden kendini çok işe yaramaz hissediyordu.

Bir sabah, orman sessiz ve sakinken, gökyüzü birdenbire kararmaya başladı. Uzaklardan gök gürültüsü duyuluyor, rüzgar yaprakları hışırdatıyordu. “Bir fırtına geliyor!” diye bağırdı yaşlı karınca Kıvrıkbıyık.

Karıncalar, yuvalarını güvene almak için hızla çalışmaya başladılar. Minik de onlara yardım etmeye çalıştı ama taşıdığı yapraklar sürekli rüzgarla uçuyor, kendi boyundan büyük çubuklar elinden kayıyordu. Diğer karıncalar ona, “Endişelenme, Minik! Biz hallederiz,” dediler. Minik yine bir işe yaramadığını düşünerek üzülüyordu.

Fırtına, beklenenden çok daha şiddetliydi. Yağmur seller oluşturmuş, rüzgar dalları yerinden sökmüştü. Daha kötüsü, Karınca Köyü’nün yuvası tamamen suyla dolmuştu! Yuvanın girişine büyük bir dal düşmüş, içerideki karıncalar dışarı çıkamaz olmuştu. Dışarıdaki karıncalar, ailelerini kurtarmak için bir plan yapmaya karar verdiler.

Karınca Köyü’nün lideri olan Bilge Karınca, herkesi topladı ve sakin bir şekilde konuştu:
“Arkadaşlar, içeridekileri kurtarmalıyız. Ancak bu iş hepimizin birlikte çalışmasını gerektiriyor.”

Karıncalar hemen işe koyuldu. Bazıları büyük dalları taşımaya çalışırken, bazıları yuvanın çevresindeki suyu boşaltmak için küçük hendekler kazıyordu. Ancak, yuvanın içine girebilecek kadar ince ve cesur bir karıncaya ihtiyaç vardı.

Bilge Karınca, Minik’e dönerek şöyle dedi:
“Minik, bu iş tam sana göre! Sen küçüksün ve dar yerlerden geçebilirsin. Bu yüzden içeridekilere yardım edebilecek tek kişi sensin.”

Minik önce tereddüt etti. “Ama ben hep başarısız oluyorum,” dedi başını eğerek.
Bilge Karınca gülümseyerek cevap verdi:
“Bu, başarısızlık değil Minik. Herkesin güçlü olduğu bir yanı vardır. Bu sefer sıra sende!”

Minik, derin bir nefes aldı ve yuvanın dar aralığından içeri girdi. İçerisi tamamen karanlıktı ve içerideki karıncalar korkudan paniklemişti. Minik, sakin bir sesle bağırdı:
“Endişelenmeyin! Dışarıda herkes sizi kurtarmak için çalışıyor. Sadece biraz daha sabredin.”

Bu sözler içeridekilere cesaret verdi. Minik, bir yandan içeridekileri yönlendirirken, diğer yandan en dar yerlerden geçerek onların dışarı çıkabileceği bir yol buldu. Yavaş yavaş içerideki karıncalar, Minik’in rehberliğinde güvenli bir yere geçmeye başladı.

Bu sırada dışarıdaki karıncalar da engelleri kaldırmak için canla başla çalışıyorlardı. Yuvanın girişindeki dalı taşımak için karıncalar birbirlerinin omuzlarına çıkıp güçlerini birleştirdiler. Herkes küçük ya da büyük demeden, elinden geleni yapıyordu.

Sonunda, Minik ve içerideki karıncalar, dışarıdaki yardımlarla güvenli bir şekilde yuvadan çıkarıldı. Yuva yeniden inşa edildi ve herkes yeniden bir araya geldi.

O gün Minik’in hayatında bir dönüm noktası oldu. Artık kendini hiçbir zaman küçük ya da önemsiz hissetmiyordu. Çünkü herkesin bir işi olduğunu ve birlikte çalıştıklarında imkansız gibi görünen şeylerin bile başarılabileceğini öğrenmişti.

Karınca Köyü’nde o günden sonra Minik, “Cesur Minik” olarak anılmaya başladı. Çünkü o, sadece cesaretini değil, herkesin yardımına koşabilen büyük bir kalbi olduğunu da kanıtlamıştı.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu