Uyku Masalları

Renkli Balıkların Dansı

Bir varmış, bir yokmuş… Uzak diyarlarda, okyanusun en derin, en mavi yerinde, Renkli Balıklar Köyü adında masal gibi bir yer varmış. Bu köyde yaşayan her balık, gökkuşağından birer renk almış gibi parlak pullara sahipmiş. Kimi kırmızı, kimi yeşil, kimi altın sarısı… Ama içlerinde en meraklısı mavi pullu Miko, en neşelisi pembe yüzgeçli Zuzu ve en cesuru altın kuyruğuyla parlayan Filo’ymuş.

Bir gün, köyün sakinleri deniz çayırlarının arasında toplanmış. Çünkü yaşlı ve bilge kaplumbağa Tortu, nadiren yaptığı bir şeyi yaparak köye gelmiş. Tortu, taşıdığı kabarcık mesajlarıyla ünlüymüş. Ağır ağır kabarcıklarından birini çıkarıp, fısıldar gibi konuşmuş:
“Denizin derinliklerinde bir yer var… Adı Uyku Mercanı. O mercanın yanında uyuyana gökyüzünden yıldızların ninnisi fısıldanır. Oraya ulaşmak kolay değil, ama kim bulursa rüyaları yıldız tozuyla ışıldar.”

Köyde bir uğultu başlamış. Herkes bir şeyler söylüyor, fısıldaşıyormuş. Ama Miko, Zuzu ve Filo çoktan karar vermiş. Zuzu neşeyle kuyruğunu sallayarak, “Hadi, Uyku Mercanı’nı biz bulalım!” demiş. Miko heyecanla başını sallamış. Filo ise cesur bir şekilde, “Kimse cesaret edemiyorsa biz gideriz!” diye bağırmış.

Üç arkadaş hemen yola koyulmuş. Önlerinde uzun bir yol, bilinmezliklerle dolu bir macera varmış.

Bir süre yüzdükten sonra, karşılarına ışıl ışıl parlayan bir orman çıkmış. Bu, Denizanası Ormanı’ymış. Burada yüzlerce denizanası, birer lamba gibi yanıp sönüyor, etrafa yumuşak bir ışık yayıyormuş. Miko, bu güzellik karşısında büyülenmiş. Ama tam o sırada, bir denizanası sürüsü yollarını kapatmış.

Sürünün lideri olan büyük denizanası, nazik bir sesle konuşmuş:
“Merhaba, küçük yolcular. Buradan geçmek istiyorsanız bir bilmeceyi çözmeniz gerekiyor.”

Zuzu heyecanla, “Ne bilmecesi? Biz çok iyiyizdir bu işlerde!” diye cevap vermiş.
Denizanası lideri gülümseyerek sormuş:
“Benim bir başım var ama düşünemem,
Bir kalbim var ama hissetmem,
Her yanım saydam ama parlamayı severim. Ben neyim?”

Üç arkadaş düşünmeye başlamış. Filo, kuyruğunu sallayarak, “Bence bir deniz kabuğu!” demiş. Ama Miko başını sallamış. “Hayır, bu bir denizanası! Onların başı var ama düşünmezler, kalpleri var ama hissetmezler. Hem de saydamdırlar!”

Denizanası lideri doğru cevabı duyunca yollarını açmış ve gülümsemiş:
“Harikasınız! Ama unutmayın, Uyku Mercanı’na ulaşmak için sabırlı ve cesur olmalısınız.”

Üç arkadaş teşekkür ederek yollarına devam etmiş.

Denizanası Ormanı’ndan çıktıklarında, önlerinde büyük bir karanlık mağara belirmiş. Mağara o kadar karanlıkmış ki içeriye girmek korkutucu görünüyormuş. Filo cesurca öne çıkmış. “Hadi, korkmayalım. Birlikte olduğumuz sürece hiçbir şey bize zarar veremez!” demiş.

Tam içeri girdiklerinde, birdenbire mağara duvarları parlamaya başlamış. Parlayan şeyler, küçük bir deniz yıldızının etrafında dans eden fosforlu planktonlarmış. Deniz yıldızı tatlı bir sesle konuşmuş:
“Benim adım Luma. Bu mağarada kaybolmamak için ışığıma ihtiyacınız var. Ama bana güvenmeniz gerekiyor. Korku, ışığımı zayıflatır.”

Zuzu biraz ürkekçe, “Peki ya karanlık daha da artarsa?” diye sormuş.
Luma sakin bir şekilde, “Eğer cesur olursanız, karanlık sizi korkutamaz. Hadi, birlikte yürüyelim,” demiş.

Üç arkadaş Luma’nın ışığında ilerlemiş. Yavaş yavaş karanlık azalmış ve sonunda mağaranın sonuna ulaşmışlar. Luma, “Buradan sonra yolunuz açık. Ama unutmayın, en önemli şey birbirinize inanmaktır,” diyerek veda etmiş.

Mağaradan çıktıklarında, karşılarında rengârenk ışıklar saçan Uyku Mercanı belirmiş. Mercan, etrafa yumuşacık bir mavi ışık yayıyor, dalgalar melodiler fısıldıyormuş. Üç arkadaş büyülenmiş bir şekilde mercanın yanına yüzmüş.

Birden, mercan onlara tatlı bir sesle konuşmuş:
“Bana ulaşmayı başardınız. Bu, cesaretinizin ve arkadaşlığınızın gücü sayesinde oldu. Artık her gece sizi yıldızların ninnileriyle ödüllendireceğim.”

O andan sonra Miko, Zuzu ve Filo Uyku Mercanı’nın yanında huzurla uyumaya başlamış. Mercandan yayılan ninni, sadece onların değil, tüm deniz canlılarının daha güzel rüyalar görmesini sağlamış.

Ve böylece, denizin altındaki dünya daha mutlu bir yer olmuş. Onlar ermiş muradına, biz çıkalım masal bahçesine…

Bu masalı beğendiniz mi? Güzel bir masalımız daha var: Gökyüzündeki Arkadaşlık

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu