Bir varmış, bir yokmuş… Gökkuşağının altında, rengârenk çiçeklerle dolu yemyeşil bir köy varmış. Bu köyde minicik, zıpır mı zıpır bir tavşan yaşarmış. Adı Bıcırık Tavşanmış. Bıcırık, her sabah erkenden uyanır, zıplaya zıplaya arkadaşlarını selamlarmış.
Bir gün, Bıcırık Tavşan ormanın kenarına kadar gelmiş. Bu sıradan bir orman değilmiş; adı Büyülü Ormanmış! İçinde şarkı söyleyen çiçekler, neşeyle dans eden ağaçlar, kıkırdayan kelebekler varmış.
Bıcırık merak etmiş:
— “Acaba bu ormanda neler var?” demiş.
Ormana adımını atar atmaz, yumuşacık bir ses duymuş:
— “Hoş geldin Bıcırık! Burası Büyülü Orman. Burada herkes dost, herkes mutlu!”
Birden bire renkli yapraklar havada dönmeye başlamış. Ağaçlardan biri eğilip, gülümseyerek demiş ki:
— “Sana özel bir oyun hazırladık!”
Ve oyun başlamış:
– Çiçekler ip atlamış,
– Kelebekler saklambaç oynamış,
– Kuşlar neşeli şarkılar söylemiş.
Bıcırık kahkahalarla gülmüş, hoplamış, zıplamış ve çok eğlenmiş.
Gün batarken, orman ona küçük bir armağan vermiş: parlayan, minik bir yaprak kolye.
Ağaç fısıldamış:
— “Ne zaman mutlu olmak istersen, bu kolyeye bak. Büyülü Orman seni hep hatırlayacak.”
Bıcırık teşekkür etmiş, arkadaşlarına sarılmış ve evine dönmüş. O günden sonra her sabah kolyesine bakar, gülümsermiş.
Ve böylece, Bıcırık her zaman mutluymuş.
Gökkuşakları hep üstünde olsun Bıcırık Tavşan!
Bu masalı sevdiyseniz size göre bir masalımız daha var: Minik Ayı ve Parlayan Yıldız
