Prenses Masalları​

Altın Kalpli Prenses

Bir zamanlar, uzak diyarlarda, yemyeşil ormanlarla ve masmavi göllerle çevrili bir krallıkta güzeller güzeli bir prenses yaşıyordu. Bu prensesin adı Elira’ydı ve onun bir ünvanı daha vardı: Altın Kalpli Prenses. Elira sadece güzelliğiyle değil, iyilikseverliği, dürüstlüğü ve sevgi dolu kalbiyle tüm krallıkta tanınır ve sevilirdi.

Elira’nın özellikle sevdiği bir gelenek vardı: Her ayın ilk gününde, sarayın büyük bahçesinde halkıyla bir araya gelir, sorunlarını dinler ve onların dertlerine çare bulmaya çalışırdı. Ancak Elira’nın çabaları bazılarını rahatsız ediyordu. Kötü kalpli ve kıskanç bir cadı olan Morgara, prensese gölge düşürecek bir plan kurmaya karar verdi.

Bir gün Morgara, Elira’nın iyiliğinin ardındaki sırrı öğrenmek için sarayın yakınına bir kulübe kurdu. Cadı, çeşitli bahanelerle halkı kandırarak Elira’nın hakkında kötü söylentiler yaymaya başladı. Ancak Elira, sabrı ve sevgisiyle bu söylentilere kulak asmadan halkına yardım etmeye devam etti.

Bir sabah, Morgara büyük bir tuzak kurdu. Elira’nın en sevdiği çiçek bahçesine kara bir lanet yerleştirdi. Bu lanet, bahçedeki tüm çiçekleri solduracak ve Elira’nın sevgisi azalırsa çiçekler bir daha asla açmayacaktı. Prenses çiçeklerin solduğunu fark ettiğinde çok üzüldü, ama umudunu kaybetmedi. Halkına döndü ve onlardan yardım istedi.

Halk bir araya gelerek prenseslerine destek oldu. Kimileri eski bir çiftçiden tohumlar getirdi, kimileri yeni çiçekler dikmek için bahçeye geldi. Morgara ise planının işe yaramadığını görünce daha büyük bir büyü yapmaya karar verdi. Sarayın üzerine kara bir sis çökerten cadı, halkın çabalarını engellemeye çalıştı.

Ama Elira’nın altın gibi parlayan kalbi, halkın sevgisiyle birlikte o kadar güçlendi ki, Morgara’nın karanlığı dağılmaya başladı. Prenses, halkıyla birlikte şarkılar söyleyerek ve ellerini tutarak büyüyünün etkisini kırdı. Sonunda, Morgara’nın kara laneti tamamen yok oldu ve bahçedeki çiçekler yeniden açmaya başladı.

Morgara’nın kıskançlığından şeytanı planlarına kadar her şeyi gören halk, bir kez daha Elira’nın ne kadar özel bir lider olduğunu anlamıştı. O gün sadece bir bahçe değil, kalpler arasındaki sevgi ve bağ da yeniden canlandı. Elira’nın altın kalbi, tüm krallıkta bir kez daha parladı ve prenses bir kez daha, halkıyla birlikte, mutlu bir yaşam sürdü.

Ve o günden sonra, Altın Kalpli Prenses’in şanı, uzak diyarlara kadar yayıldı.

Sonunda herkes şunu öğrendi: Sevgi ve dayanışma, en karanlık lanetleri bile yenebilir.

Tam size uygun bir masalımız daha var: Beyaz Dağın Prensesi

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu