Keloğlan Masalları​

Keloğlan ve Sihirli Fırıldak

Bir varmis, bir yokmuş… Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, develer tellal iken, pireler berber iken, Keloğlan adında bir delikanlı yaşamış. Keloğlan, adından anlaşılacağı gibi, kel kafası, düzgün kalbi ve temiz niyetiyle herkesin sevdiği biriydi. Ancak fakirdi, anasıyla beraber küçük bir kulübede zar zor geçinip giderlerdi.

Bir gün Keloğlan, çarışa inmek için ormana giderken yolun kenarında bir fırıldak buldu. Bu fırıldak, çocuk oyuncaklarından biri gibiydi ama çok şaşaalıydı. Üzerinde altın yaldızlarla desenler ve parlayan taşlar vardı. Keloğlan merakla fırıldağı eline aldı ve hafifçe çevirdi. Bir anda, fırıldak dönmeye başladı ve ortasından bir duman çıkıverdi.

Dumanın içinden uzun boylu, parlak kaftanlı bir cin belirdi. “Ey Keloğlan,” dedi, “Beni kurtardın. Bu sihirli fırıldak içinde yüzyıllardır mahsur kalmıştım. Karşılığında sana üç dilek hakkı veriyorum.”

Keloğlan şaşkınlıktan ne diyeceğini bilemedi. Ama cin gerçekten ciddi görünüyordu. Keloğlan biraz düşünüp şöyle dedi:

“Ey cin, ilk dileğim anacığımın ömrü uzun olsun ve dünyadaki tüm hastalıklardan uzak olsun.”

Cin başıyla onayladı ve bir el hareketiyle dileği yerine getirdi. “Dileğin yerine geldi, anan çok uzun ve mutlu bir ömür sürecek,” dedi.

Keloğlan ikinci dileğini düşünmeye başladı. “Ben çok fakirim. Evimiz köhne ve paramız yok. İkinci dileğim, anacığımla rahat bir yaşam sürebileceğimiz bir evimiz ve birazcık paramız olsun.”

Cin tekrar başıyla onayladı ve sihirli bir hareketle Keloğlan’ın kulübesini güzel bir konağa dönüştürdü. “Artık bolluk ve rahat içinde yaşayabilirsiniz,” dedi.

Keloğlan çok mutluydu ama hala bir dilek hakkı vardı. Bu dileğini ne için kullanmalıydı? Düşünürken, şöyle dedi:

“Ey cin, çevremdeki insanların dertleri beni hep üzüyor. Ücüncü dileğim, köyümüzde herkesin mutluluğunu ve huzurunu artıracak bir çözüm olsun.”

Cin gülümseyerek, “Ne güzel bir dilek! Sen çok iyiliksever birisin, Keloğlan. Dileğin yerine geldi. Köyünüzde bereket artacak, kimse çaresiz kalmayacak,” dedi.

Son dilek de yerine geldikten sonra cin, “Artık özgürüm. Sana sonsuz teşekkür ederim,” diyerek bir duman bulutu çıkarıp kayboldu.

Keloğlan, eve döndüğünde anasıyla beraber yeni evlerinde mutlu bir yaşam sürmeye başladı. Köy halkı da Keloğlan’a minnettar kalırken herkesin içi huzur doldu.

Böylece, Keloğlan’ın temiz kalbi ve dürüstlüğü sayesinde herkes mutlu oldu.

Bu masalı sevdiyseniz güzel bir masalımız daha var: Keloğlan ve Sihirli Taş

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu